SON XƏBƏRLƏR

Zangezur Nasıl Ermenilerin oldu? Prof.Dr.Aygün ATTAR

2021.10.20, 07:36
Zangezur Nasıl Ermenilerin oldu? Prof.Dr.Aygün ATTAR

Gunaz.tv
Zangezur Nasıl Ermenilerin oldu? Prof.Dr.Aygün ATTAR Zangezur Nasıl Ermenilerin oldu? Prof.Dr.Aygün ATTAR* Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi ,Ankara, Ağustos 2003. GİRİŞ Zangezur, Azerbaycan coğrafyasında özel bir konuma sahip en eski Türk yurtlarından olup Türkiye, Ermenistan, İran ve Nahçıvan arasındaki doğal sınırı tamamlayan dağlık bölgedir. Zangezur ilinin mühim özelliklerinden biri de Ermenistan ile Dağlık Karabağ arasında koridor görevini üstlenmiş olmasıdır. Yani Zangezur’un Yukarı (Dağlık) kısmı Ermenistan ile Azerbaycan arasında aşılması zor olan bir geçittir. Bu özelliğinden dolayı tarih boyunca Azerbaycan topraklarına göz diken yabancılar, ülkeye taarruzlarını ilk olarak buradan başlatmışlardır. Dolayısıyla, Zangezur’un ele geçirilmesi Azerbaycan’ın güvenliğinin tehdit altına alınması anlamını taşımaktadır. 1918’de Taşnak terör başı Andranik Ozanyan’ın çetesi Azerbaycan’ın masum halkına saldırıyı bu bölgeden gerçekleştirmiş, Zangezur ve Karabağ Ermeni teröristlerinin saldırısına maruz kalmıştır. Azerbaycan Milli Cumhuriyeti’nin Başbakanı Feteli Han Hoylu, hükümet adından Türkiye Devleti’ne başvurarak askeri yardım talebinde bulunmuştur. İki ülke arasında 4 Haziran 1918 senesinde Batum’da imzalanmış anlaşmaya esasen, Osmanlı Hükümeti Beşinci Kafkas Ordusu’nu Azerbaycan’a yardıma göndermiştir. Ülke genelinde asayişi koruyan Türk Askeri Birlikleri Zangezur ilinde Ermeni çetecileri bozguna uğratmış, masum halkım katliamına son vermiştir. 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Antlaşması’na esasen Türk Askeri Birlikleri Azerbaycan’ı terk etmek mecburiyetinde bırakılmıştır. Ülke genelinde olduğu gibi Zangezur’da da Türk askerlerinin Azerbaycan’dan çekilmesini fırsat bilen Ermeni teröristler saldırıya geçmiş, kısa bir süre zarfında 110 köy yakılıp yıkılmış, 70 köyün nüfusunun tamamı katledilmiş, kaçarak kurtulmaya çalışanlardan bilgi alınamamıştır.[1] Bu durum; 17 Ekim 1919 tarihli Bakü’de yayınlanan “Azerbaycan” gazetesinde “Zangezur Müslümanlarının Hali” başlığını taşıyan makale vasıtasıyla aktarılmıştır. Ermeniler Zangezur’da yaşayan yerli (Türk) halkın bölgeyi terk etmesi için akıl almaz vahşetler göstermekten çekinmemişlerdir. Hedef; bölgeyi ele geçirmek, Zangezur’u Ermenistan topraklarına katmaktır. Ermenilerin Zangezur’u bu kadar ısrarla istemelerinin temelinde yatan nedenleri ve bu kadim Türk yurdunun Taşnaklara nasıl “hibe” edildiğinin ibret dolu tarihine göz atmak için geriye, başka bir deyişle olayların yaşandığı asra uzanmamız gerekmektedir. XX. yüzyıl başlarında Rusyada yaşanan siyasi aktüelliği, (Şubat 1911, Ekim 1917 devrimleri) gelişmeleri dikkatli bir şekilde takip eden Taşnaklar, önceden küçük ayrıntılarıyla hazırlandıkları "Denizden Denize Büyük Ermenistan" projesi doğrultusunda faaliyete başladılar. Bolşevik Devriminin fikir babası Leninin "Halklara kendi geleceğini tayin etme hukuku" ile ilgili vaadini, Türkiyenin Şark vilayetleri ile Kuzey ve Güney Azerbaycanın önemli bölgelerini işgal etme hakkı gibi algılayan Ermeniler bu doğrultuda harekete geçtiler. Romanovlar Sülalesinin ülkedeki üç yüz yıl süre gelen hakimiyetine son veren Bolşevikler, her ne kadar Çarlık Rusyasının uygulamış olduğu siyasetten imtina ettiğini resmen beyan etseler de Ermenilerin Türk toprakları sayesinde "Büyük Ermenistan" kurmak planlarını etnografik açıdan hukuki esasa dayalı talep olarak desteklemiştir.[2] Oysa Rusyanın Kafkasya Genel Kurmay Başkanlığı tarafından 1893 senesinde yayınlanan 1886 senesine ait Zangezur kazasında yaşamakta olan nüfusun etnik terkibi aşağıdaki oranda idi: 154 Türk köyü (%45.7), 81 Ermeni köyü (%24.8), 91 Kürt köyü (%27.8) olmakla toplam 326 köy.[3] Rakamlardan alınan neticeye esasen Zangezurda 142 bin genel nüfusun 71.2 binini, yani % 50.1 Türkler 63.6 binini yani % 44.8ini Ermeniler oluşturmaktaydı.[4] Birinci Cihan Savaşı yıllarında bölgede her ne kadar Rus-Ermeni alayları tarafından Türklere yapılan katliamlarla etnik temizlenme yolunda çaba sarf edildiyse de Ermeni tarihçileri dahi Zangezurda Türk nüfusunun % 59.98 oranla Ermenilerden fazla olduğunu itiraf etmişlerdi.[5] Zangezur kazası, tıpkı Karabağ ve Nahçıvan gibi jeopolitik açıdan Azerbaycanın en önemli toprakları üzerinde bulunduğundan dolayı Rusya zamanla sıcak denizlere inme yolunda tutunacak dalı olan bu stratejik bölgeyi kontrolüne almıştır. Özellikle XX. yüzyılın başlarından itibaren bölgenin etnik yapısının İrandan göç eden Ermeniler sayesine değişime tabî tutulması stabilite kazanmıştır. Unutmamak gerekiyor ki, Ruslar feodal yapıya ve mujik kültürüne sahip Rusyayı Avrupanın gelişmiş ülkeleri arasına çıkaran, onu ister ekonomik ister siyasal alanda önlenemez imparatorluğa çeviren I.Petronun (1689-1725) vasiyetlerine her zaman sadık olmuşlardır. Siyasi hakimiyet ve idari metotların, ideoloji ve siyasi statükolarının şekli onları kesinlikle bu yoldan caydırmamıştır. Rusyanın dış politikasında dünde, bu günde uygulanan siyaset I.Petronun çizdiği hat doğrultusundadır. Petro ister Türkiyede ister Kafkasyada Ermenileri maşa olarak kullanmanın isabetli olacağı fikrini bizzat dile getirmişti.[6] Sovyetlerin, Ermenilerle ilgili yürüttüğü siyaset, Rusların Petronun bu konuda ki görüşlerini de devam ettirdikleri gerçeğini ortaya koymaktadır. Ermenistan, Sovyetlerin bayrağı altına girdikten sonra Ruslardan aldığı destek ile Azerbaycan toprakları ile ilgili iddialarını, bu kadim Türk Yurduna karşı saldırganlığını devam ettirdi. Bolşeviklerin tarafsızlık, eşitlik, adalet sloganlarına içtenlikle inanan Neriman Nerimanovun başını çektiği Azerbaycanlı Komünistler, Ermenilerin ülke topraklarını ele geçirme siyasetinde Sovyet Rusyanın faal müdahalesine anlam vermekte zorlanıyorlardı. Zira Ruslar Azerbaycanın milli menfaatlerini hiçe sayarak Zangezur ve Nahçıvan bölgelerinin Ermenistana verilmesi için çaba sarf ediyorlardı. Bolşeviklerin sözleri ile amelleri arasındaki zıddiyeti gören Azerbaycan için halen bir şeyler yapabileceğini ümidini taşıyan Neriman Nerimanov, Lenine yazdığı mektupta ülkede durumun vahimiyetinden bahsederek, tartışmasız toprakların Ermenistana -Taşnaklara verilmesinin telafisi olmayan sorunlar doğuracağını bildirmiştir. Tüm samimiyeti ile Bolşevizmin sosyal adalet ilkesine inanan N. Nerimanovun Lenine gönderdiği mektup Türk Bolşeviklerin feryadıdır âdeta: "Vladimir İlyiç, Özgür Azerbaycan ifadesi size ait değil midir? Denikinin Çetesini* savunan Ermenistan hazırda özgürlüğünü kazanmakla kalmamış, Azerbaycan topraklarını da ele geçirmiştir...Biz ise özgürlüğümüzü de topraklarımızı da yitirdik!...Bu nasıl adalettir?..."[7] Azerbaycan komünistlerinin ciddi itirazı neticesinde toprak talebi konusunda Ermenileri destekleyen Rusya Komünist Partisi Merkez Komitesinin Transkafkasya Bürosunun başkanı S.K. Orconikidze geçici de olsa geriye adım atmak zorunda kaldı. Azerbaycan Komünist (Bolşevik) Partisi Merkezi Komitesi’nin siyasi bürosu ile Rusya Komünist (Bolşevik) Partisi Merkezi Komitesi Kafkasya Bürosu’nun 1920 tarihli birleşik toplantısında Stalin, Orcanikidze, Gabrielyan, Legran, Garayev Zangezur ve Nahçıvan toprakları ile ilgili Ermeni tarafın iddialarını değerlendirdiler. Toplantı sonucunda, Zangezur ve Nahçıvan topraklarının Ermenistan’a verilmesi teklifinin siyasi ve stratejik açıdan şimdilik uygun görülmediği sonucuna varıldı.[8] Fakat Ermeniler, demagoji, karşı durma, diplomatik skandallar sayesinde Zangezur probleminin aktüelliğini koruma becerisini gösterebildiler. Oysa Azerbaycan’ın talebine esasen bu ülke ile Ermenistan arasında 23 Kasım 1919 senesinde Amerika’nın aracılığıyla imzalanan anlaşma, tartışmalı toprak iddialarının diplomatik yolla halledilmesini amaçlıyordu.[9] Azerbaycan Hükümeti bu anlaşmaya ve diğer anlamda Ermeni tarafın vaadine güvenerek askeri birliklerini Zangezur’dan çekti. Ermenistan tarafı imzalamış olduğu anlaşmayı hiçe sayarak askeri birliklerini vakit kaybetmeden Zangezur’a soktu. Bu bölgede yaşayan masum Türk nüfusu katliama tabî tutuldu. [10] Bölgede toplam 115 köy yakılıp yıkılmış, küçük yerleşim merkezleri yok edilmiş, 10.068 kişi öldürülmüştür. Ermeniler tarafından bu bölgeye verilen hasarın miktarı bir milyar ruble olarak tespit edilmiştir.[11] Ermenilerin Zangezur kazasında yapmış oldukları vahşet ayrıntılı bir şekilde Rus Albayı Mihaylov tarafından rapor edilerek Azerbaycan Hükümeti’ne takdim edilmiştir. Ermenilerin toprak elde edebilmek için hangi yollara başvurdukları bu raporda açıkça belirtilmiştir: "Ermenilerin akıl almaz şiddet ve zulümleri, köylerdeki katledilmiş insan sayısı hakkındaki ayrıntılı bilgiler Zengezur ilindeki araştırma belgesinde ek olarak sunulmuştur. …Yukarıda adı geçen köylere göre öldürülen kişi sayısı şöyledir; 3257 erkek, 2276 kadın ve 2198 çocuk olarak belirtilmiştir. Dolayısıyla Zangezur ilinde öldürülmüş ve sakatlanmış Müslüman nüfusun toplam sayısı 10.068 kişidir. Ancak katledilen kişi sayısının gerçekte bu rakamdan daha çok olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü korkunç kargaşa ortamında ve Müslümanların panik halinde kaçmaları sırasında öldürülen kurbanların çoğunun kimliği belirsizdir ve sayıları da açıklanamamıştır. Tanıkların ifadelerine göre, Ermeniler tarafından gerçekleştirilen önemli şiddet olayları aşağıda belirtilmiştir. 1) Buğudu köyünde Ermeni haydutlarına verilen 15 genç kız, yaşanan namus rezilliğini kaldıramadan ve fiziki acılardan vefat etmiştir. 2) Aynı köyde Ermeni baskısı sırasında camiye sığınan 400 kişi diri diri yakılarak öldürülmüştür. Caminin kapılarını kapatıp pencereden el bombası atan Ermeniler daha sonra insanlara acımadan camii ateşe vermişler. 3) Buğudu köyünde hançerle öldürülen Müslüman kadını Gedeme Tahirkızının cesedi, göğüsleri kesik bulunmuştur. Kesilen kadının göğüsü hançerle doğranmış bebeğinin ağzına sokulmuştur. 4) Buğudu köyünün sakini Yalçin Şıh Hüseyinoğlu Ermenilerce katledilmiş, kurbanın cinsel organı kesilerek ağzına sokulmuştur. 5) Aynı köyün genç kızları Nisa Amankızı, Eceb Nuhbalıkızı ve Sona Caferkızı, Şahnulu Celalkızı Ermenilerin tecavüzü sırasında hayatlarını kaybetmişlerdir. 6) Buğudu köyüne yakın bir köyde , Gülmeste Gasımkızı göğüsleri kesilerek öldürülmüş ve arkasına nal çakılmıştır. 7) Nüvedi köyünde Ermeniler Yatakta hareketsiz yatan ihtiyar Esadbey Melik Abbası süngüyle öldürmüşlerdir. 8) Nüvedi köyünde Ermeniler sokakta koşan çocukların kafalarını kılıçla uçurmuşlardır. 9) Şeki köyünün sokaklarında göğüsleri kesilmiş kadın cesetleri yanında ikiye parçalanmış bebek cesetlerine rastlanmıştır. 10) İmişli köyünde Ermeni baskını sırasında, çocukları kılıç ve süngüye takmışlar buna ek olarak çok sayıda parçalanmış ceset bulunmuştur. 11) Ağdü köyünde Ermeniler Müslümanlardan Hristiyanlığı kabul etmelerini talep etmiş ve kadınların göğüslerini kopartarak bebeklerin ağızlarına sokmuşlar. 12) Ağdü köyünde Ermeniler, GulamAli Şakiroğlu’nun ayaklarının ucunu kesmişler ve silah zoruyla, kamçılayarak yürümesi için zorlamışlar. Şahıs kan kaybından ölene kadar yürütmüşler. 13) Çullu köyünde yataktaki dokuz hasta hançerle kesilerek öldürülmüştür. 14) Beğirbeklu köyünde erkek, kadın yedi kişiyi bir eve kapatarak evi ateşe vermişlerdir. 15) Adı geçen köyde Müslümanların kol, ayak ve başı kopartılan cesetleri tanınmaz hale getirilmiş ve kime ait olduğu tespit edilememiştir. 16) Katar köyünün saygıdeğer ihtiyarı Mesadi-Kalender Meşidioğlu yakıt dökülerek öldürülmüştür. 17) Katar köyünde Ermeniler Kerbelayi Allahverdi Hüseyin Alioğlunun ayak ve kolunu bağlayarak boğazlamışlar. 18) Birinci Vartanzur köyünde çok sayıda boğazlanmış kadın ve erkek cesedi bulunmuştur. 19) Erivan vilayetinde Yeni Beyazıt iline bağlı Rahman Efendi köyünde ihtiyar İbrahim Hacı Hüseyinoğlunun canlı olarak gözleri çıkartılmış, öldürüldükten sonra cesedi yakılmıştır.”[12] Ermenilerin Zangezur’da hayata geçirdikleri etnik temizleme hareketini Batı devletlerinin Kafkasya’da bulunan temsilcileri sadece kınamakla yetinmişlerdir. Problemin halli yolunda Azeriler bir diplomatik atak daha yapmış, 14-21 Aralık 1919 tarihinde Azerbaycan Ermenistan arasında mevcut problemlerin halledilmesi maksadı ile Bakü’de bir kongre yapılmıştır.[13]Kongrenin gündemindeki başlıca madde iki ülke arasında mevcut arazi iddialarının ve toprak paylaşımının halledilmesi konusu idi. Müzakerelere Azerbaycan tarafından Milli Cumhuriyet’ in Başbakanı Feteli Han Hoylu , M.H. Hacinski, R. Vekilov, Ermeniler tarafından ise Agutupyants (Başkan), Argutinski, Dolgorukov, Bekzadyan iştirak ediyorlardı.[14] Kongre iki ülke arasında var olan problemlerin halledilmesi yolunda başarıya ulaşamadı. XI. Kızıl Ordu askerleri Kafkasya’yı işgal ettiği zaman (28 Nisan 1920) Ruslar daha sonraları hep bölgenin kontrolünü elinde tutmak için araç olarak kullanacakları Ermeniler tarafından suni şekilde gündeme getirilen Zangezur, Karabağ ve Nahçıvan problemi ile karşılaşmıştır. Zaten Rusya, bu toprakların asıl sahibinin Azerbaycan Türkleri olduğu gerçeğini çok iyi bilmekteydi. Zira Kafkasya Karargahı’nın komutanı General Yudeniç 5 Nisan 1915 tarihli raporunda diyor ki: "Ermeniler tarafından işgal edilmiş toprakların savaştan sonra iadesinin ve bu toprakların onlara ait olmadığının ispat edilmesi büyük zorluklar doğuracaktır."[15] Bolşevik Rusya Kafkasya’nın etnik çatışma ve toprak iddiaları ile gerilmiş ortamından memnundu. Bunun esas sebebi ise münakaşa bölgesine rahat şekilde hükmedebilme hakkını elde etmiş olmasıdır. Parçala ve idare et prensibi ile olayın taraflarını kontrolünde tutan Rusya, zaman zaman Azerbaycan topraklarını siyasi baskı aracı olarak kullanmaktan çekinmemiştir. Bu doğrultuda 9 Kasım 1920 senesinde Rusya Komünist Partisi Merkez Komitesi Kafkasya Bürosu , Azerbaycan İnkılâp Komitesi ve Bakü Sovyeti’nin birlikte yapmış oldukları toplantıda, Zangezur meselesinin müzakeresi zamanında Stalin’in söylediklerini hatırlamak yeterli olacaktır: “Sovyet Zangezur ve Nahçıvan’ın kime verileceğini merak ediyorsanız söyleyeyim ki şimdi değil, Ermenistan Sovyet Hükümeti’ni kurarsa o zaman bu toprakları onlara verebiliriz.”[16] (O tarihte Ermenistan henüz Bolşevik hakimiyetini resmen kabul etmemişti.- A.A.) Stalin tarafından yüksek sesle ifade edilen söz konusu beyanat, aslında Ermenilere Azerbaycan topraklarına sahip olabilme yolunu göstermeyi amaçlıyordu. Ermenilerin Kafkasyada topraklarını genişletebilmek için her yola başvurmaya hazır oldukları gerçeğinden hiç şüphesiz ki Bolşevikler habersiz değillerdi. Ne ilginçtir ki, Rusya Ermenilere Sovyet rejimini kabul etmeleri mukabilinde, Azerbaycan topraklarını peşkeş çekiyor ve tüm bunları yaparken sosyal adalet kriterini temel alan ideolojiyi savunan bir devlet olduğunu iddia etmekte sakınca görmüyordu. Ermeniler Rusların toprak vaatlerine karşılık vermekte gecikmediler. Stalin’in ünlü beyanatından 20 gün sonra Ermenistan İnkılâp Komitesi “Sovyet” hakimiyetinin ilan olunduğunu telgraf vasıtasıyla bildirdi. Böylece Sovyet Azerbaycan’ı ile Sovyet Ermenistan’ı arasında herhangi bir sınırın mevcut olmadığı “gerçeğinden” yola çıkılacaktı. Ancak ilginçtir ki iki ülke arasında sınırlara gerek kalmadığı tezini savunan Sovyet Rusya idaresi, Zangezur ve Nahçıvan’ın Azerbaycan’dan koparılarak Ermenistan’a verilmesi yönünde inanılmaz bir hızla karar aldı.[17] Hatta Sovyet Rusyası, Ermenistan’ın Azerbaycan’a ait ve stratejik açıdan çok önemli olan bu bölgeler ile ödüllendirilmesini yetersiz bulmuş olmalı ki, Karabağ’ın dağlık kısmında yaşayanlara (Ermeni nüfusun bir arada bulunduğu yaşayış mıntıkası kastedilmektedir) kendi mukadderatını tayin etme hakkını da karara madde şeklinde eklenmesini temin etti. Azerbaycan topraklarını Ermenistan’a peşkeş çeken Ruslar, Ermeni Bolşeviklerle işbirliği yaparak verilmiş bölgelerin önemsiz, değersiz, gereksiz toprak parçalarından ibaret olduğunu, Azerbaycan’ın Rusya’nın nezdinde de hiçbir kıymeti bulunmayan bu bölgelerden kurtulduğu için sevinmesi gerektiğini iddia ediyorlardı. Bu komik ve hayasız yaygaralar karşılığında Azerbaycan’ın “Sağlam Komünistleri” sessiz kalmakla yetinmişlerdir. Orconikidze’ nin başını çektiği “Azerbaycan’ın menfaatlerini savunan” grup karşısında “Milli Komünistler” sindirilmiş tavır sergiliyorlardı. Hatta N. Nerimanov Bakü Sovyeti’nin toplantısında, Sovyet Azerbaycanı’ na mahsus (!) askeri birliklerin Zangezur’u terk ettiğini söylemekle yetinmemiş, Azerbaycan’ın sahip olduğu servetlerin Sovyet Ermenistanı’nın istifadesine sunulduğu müjdesini de komünist yoldaşlarla paylaşmıştı.[18] Ertesi gün Orconikidze aynı mutlu haberi Bakü’den Lenin ile Stalin’e müjdeliyordu: “Azerbaycan Hükümeti”(!) dünden itibaren Zangezur, Nahçıvan ve Dağlık Karabağ’ın Sovyet Ermenistanı’na verilmesini resmen beyan etti”[19] Azerbaycan topraklarının parçalanması ve Türk yurdunun Ermenilere bağışlanmasında hiç şüphesiz ki “en büyük hizmet” Stalin’in olmuştur.[20] Azerbaycan’ın kendi topraklarından böyle kolay, kardeşlik, birlik ve beraberlik gibi Bolşevik sloganlarına inanarak el çektirilmesi Sovyet ideolojisinin başarısı gibi de değerlendirilebilir. Yalnız bir ayrıntıyı unutmamak gerekiyor ki Lenin’in milli siyaseti ve halklar dostluğu ideallerine inanan Azerbaycanlı komünistler halkın topraklarını Taşnaklara bağışlarken, Leninin etrafında adeta canlı duvar ören Ermeni Komünistler (Şaımyan, Mikoyan, S.Ter-Danilyan..v.s.), Ermenistan’ı Azerbaycan’dan koparılan topraklar sayesinde genişletmek yönünde faaliyet göstermekteydiler. Ayrıca unutmamak gerekiyor ki Azerbaycan her ne kadar “özgür” sosyalist cumhuriyet gibi gözükse de ülke yönetiminde diğer milletlerin nümayendeleri-S.M. Kirov (Rus), S. Orcenikidze (Gürcü), A. Mikoyan (Ermeni), L. Mirzoyan (Ermeni)- söz sahibi idiler. Öteki Kafkasya Cumhuriyetleri’nde, Gürcistan ve Ermenistan’da Sovyet totaliter rejimin yaratılması süresinde Gürcü ve Ermeniler aktif rol oynadıkları halde, Azerbaycan’da bu görevi üstlenen kişilerin gayri milletlerden, özellikle Azerilere karşı hep düşman tavırlar sergileyen Taşnaklardan oluşması Azerbaycan’ın gerçek faciası olmuştur. Sovyetlerin iktidara geldiği tarihte Azerbaycan’ın yüzölçümü 113.895.97 km2. iken sonraki yıllarda 86.6 km.2olmuştur.[21] Azerbaycan komünistleri, hakikatin acı yüzüyle karşılaştıkları, ülkenin Ruslar tarafından işgal, servetlerinin talan edildiği gerçeğini anladıkları zaman ise yapabilecekleri fazla bir şey kalmamıştı. N. Nerimanov aldatıldığını anladığı zaman Kremle Lenine isyan yüklü mektuplar göndermeye başladı: “Durumun vahametini anlatmakta zorlanıyorum..... Azerbaycan’a ait önemli bölgelerin Taşnaklara verilmesi telafisi zor olan sorunlar yaratacaktır. Merkez (Moskova) Taşnak komünistlerin mundar hareketlerine son vermezse, tüm Müslüman Şark, bizden (komünistlerden) yüz çevirecektir........”[22] Fakat oy yaydan çıkmış, Zangezur’un stratejik açıdan önemli kısımları, oldu bittiye getirilerek Rusların baskıları neticesinde Ermenilere bağışlanmıştır. Zangezur meselesinde üzerinde durulması gereken noktalardan biride Moskova tarafından ortaya atılan ve Ermenistan’ın desteğiyle hız kazanan Kürdistan Meselesi’dir. Ruslar, Azerbaycan toprakları üzerinde-Türkiye sınırlarında Bolşevizmin ilk yıllarında “Kızıl Kürdistan” projesi tasarlamış, fakat o dönem Türkiye ile iyi ilişkileri devam ettirmek mecburiyetinde olduğundan geçici olarak bu projeyi rafa kaldırmışlardır. Zangezur’un tümünü ele geçirebilmek için bölgenin bir kısmını etnik muhtariyete çevirmek, yani suni bir Kürdistan yaratılması arzunun altında yatan temel nedenler arasında, aslında sadece Azerbaycan’ı değil aynı zamanda Türkiye’yi parçalamak, etnik çatışma zeminin den yararlanarak zamanla daha fazla toprak ele geçirebilmek yatıyordu. 1920-1930 yılları arasında Ruslarla Ermenilerin sinsice hazırlamış oldukları plan adım adım hayata geçirilmeye başlandı. Azerbaycan topraklarının 45.045 km2’si Ermeniler tarafından işgal edildi. Ermeniler Azerbaycan topraklarını sahiplenmek arzusundan kesinlikle vazgeçmediler. Transkafkasya Merkezi İcra ye Komitesi Riyaset Heyeti’nin 1 Ocak 1927 tarihli kararıyla Mehri ve Cebrail kazalarından 24 köy, aynı sene 20 Haziran tarihli kararıyla ise Zangezur-Kürdistan kazasının 1065 desyatin (Rus yer ölçüm birimi) toprağı, 18 Şubat 1929 tarihli kararıyla Ermenistan’da yeni bir ilçe yaratılması sebep gösterilerek Zangilan ilinin 3 köyü-Nüvedi, Ernezir ve Tuğut- Ermenistan’a verildi.[23] Zangezur’un güney batı kısmındaki toprakların Ermenilere “bağışlanması” ile Ermeniler o dönem itibarıyla karşılarına koymuş oldukları neticeye ulaşmış oldular.En önemli gelişme ise Moskova tarafından desteklenen proje ile idaresi Ermenistana tabi tutulan Mehri ilçesinin yaratılması olmuştur. www.ddak.biz

SEÇİLMİŞ XƏBƏRLƏR

Çox oxunanlar